Status             Fa   Ar   Tu   Ku   En   De   Sv   It   Fr   Sp  

Parti Birlikleri ve İşçi Eylemleri
Aleni Ajıtatör ve Ajitasyonun Önemi Üzerine




I


1) Giriş

Bütün öteki görüngüler gibi muhalif işçi eylemlerinin de bir geçmişi, şimdisi ve geleceği var. Özel sorunlardan, ilişkilerden ve isteklerden kaynaklanır, harekete geçer, yükselir bitiminin ertesinde geriye farklı ilişkiler, güç dengeleri, moral ve beklentiler bırakır. Dışardaki gözlemci genelde işçi eylemini fiili, açık, toplu direnişle örtüştürür: “İsfahan demir-çelik işçileri greve gitti,” “Coca Cola işçileri polisle çatışmaya girdi,” “Petrol işçileri iş yavaşlatma eylemi yaptı,” vb. Ancak işçi eylemi komünist eylemci için daha geniş anlma sahip, işçi eylemlerine müdahele etmekten, önderliğini üstlenmekten söz ettiğimizde bütün bir süreci, bir başka deyişle eylemden önce, eylem anında ve eylemden sonra sürecini göz önünde bulunduruyor, bu sürece müdahele etmekten, bu süreci yönlendirmekten söz ediyoruz. Bir yönerge veya yönergeler bütünü komünist eylemcilerin ve komünist örgütün sürmekte olan işçi hareketlerine ve direnişlerine müdahale biçimini eylemin oluşumu, gerçekleşmesi ve bitimi dönemlerini kapsayacak biçimde açıklığa kavuşturmalıdır. Sürmekte olan bir eyleme müdahale etmek, eyleme katılmanın anlamı ilk bakışta açık görünebilir. Ancak eylemden önce veya sonra eyleme müdahale etme düşüncesi garip görünebilir. İşin doğrusu parti birliklerinin sürmekte olan eylemlere yaklaşımı tartışmalarında işin bu ikinci yönü daha çok bizim ilgimizi çekmiş sürmekte olan eylemlere katılmak, onlara müdahale etme konusu yeterince ilgi görmemiştir. Yine de bu konuda daha geniş kapsamlı açıklamalar yararlı olacaktır.

Her eylem (sözcüğün özel anlamında sürmekte olan filli bir direniş hareketi olarak) kendisinden önceki nesnel ve öznel durumların ve koşulların damgasını taşır. Her eylem belirli bir güç dengesi, sınıfın varolan siyasal bilinci, örgütlülüğü ve örgütlenebilirliği çerçevesinde oluşur. Kuşkusuz eylem boyunca bu etmenler değişikliğe uğrar, ancak son çözümlemede bir önceki durumun ötesine belirli bir ölçüde geçebilirler. Günümüzde İran’da hiçbir grev 35 saatlik iş haftası, İslam Cumhuriyeti Kolluk Kuvvetlerinin Kürdistan’dan geri çekilmesi veya koşulsuz düşünce ve konuşma özgürlüğü istekleriyle başlamaz. Burjuvazinin saldırıları, işçi sınıfına dayatılan geri çekilmeler, varolan güç dengeleri sürmekte olan mücadelelerde işçilerin isteklerinin düzeyini düşürmüştür. Bir eylem belirli siyasal bilinç ve belirli örgütsel bir yetrlikteki belirli işçilerin, varolan güç dengelerinin ve bu güç dengelerin belirli biçimde değerlendirilmesi temelinde mücadele edimileridir. Kendiliğinden işçi direnişlerinin alanında oluştuğu genel çerçeve ve atmosfer bu etmenler tarafından önceden hemen hemen bütünüyle belirlenmiştir. Eylemden önce eyleme müdahale etmek bu atmosferi değiştirmek, bu çerçeveyi kırmaya yönelik çaba ve müdahale anlamına gelir. Bunun anlamı işçilerin bilinç düzeyini, örgütlenebilirliklerini artırmak, varolan ayrılık yaratan etmenlerin etkisizleştirilmesi, işçilerin sloganları ve isteklerini ilkesel biçimde formüle etmek, öncü, nüfuz sahibi işçileri birbirleriyle ilişkilendirme ve örgütlemek ve işçi mücadelesi moralini yükseltmek vb.dir. İşçilerin daha büyük bir kısmını komünizme çekmek ve komünist partide örgütlemek de ilerideki direnişlerin ve mücadelelerin düzeyinin yükselmesinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Komünist birlikler ve eylemcilerin her dönemde işçişler arasında sürekli çalışmaları, varolan hoşnutsuzlukların işçilerin önüne eylem perspektifini yerleştirecek biçimde yükseldiği dönemlerdeki belirli etkinlikleri ilerideki eylemin gücünü ve kapsamını ciddi biçimde etkiler. Devlete ve işverene yanılsamayla bakan, komünistlerin aralarında çalışmadığı, isteklerini bulanık ve ilkesiz biçimde formüle eden fabrikanın işçilerinin eyleminin yazgısı başlangıcından itibaren ortadadır. Komünistlerin rutin faaliyetlerinin ve eylemden önceki belirli etkinliklerinin önemli bir bölümü bu zaaf noktalarını gidermeye yöneliktir, bu da ilerideki bütün işçi eylemlerinin yazgısını etkilemek ve belirlemek anlamına gelir.

Komünistlerin eylemin sona ermesinden sonra görevleri de aşağı yukarı açıktır. Eylemin sonucuna ulaşıp ulaşmamasından bağımsız olarak tüm mücadele süreci, zaaf ve güçlü noktaları değerlendirilmelidir, bu değerlendirme en geniş ölçekte işçilerin genel bilincine veya hiç olmazsa sınıfın öncü kesiminin bilincine dönüştürülmelidir. Bir kazanım varsa berkleştirilmeli, korunmalıdır, yenilgi söz konusuysa nedenleri çözümlenmeli, işçilerin deneyimlerinin artırılmasının temeli yapılmalıdır, yenilginin pratik sonuçlarına (işçi yoldaşların işten çıkarılması, işverenin öteki işçilerin haklarını çiğnemeye kalkması vb.) karşı direniş örgütlenmelidir. Bütün koşullarda mücadeleci ruh halinin güçsüzleşmesiyle, umutsuzluk ve usanmışlık duygularıyla savaşılmalıdır. Bir eylem işçi kitleleri ve öncü kesimi arasında yoğun komünist çalışma ortamı sağlar, bundan en verimli biçimde yararlanmak gerek.

Eylemden önce ve sonra komünist birliklerin görevlerinin yorumlanması güç değildir. Bir çok önemli nokta çeşitli biçimlerde açıklanmıştır. Eylemlere yaklaşım yöntemleriyle ilgili bulanıklıklar ve güçlükler genel olarak sürmekte olan eylem sürecine müdahale etmek, önderliğini üstlenmek konularıyla ilgilidir. Bu nokta üzerine derinlemesine düşünmek zorunludur, yolumuzu açacak düşünceler ve yönergeler işte bu noktada aranmalıdır.


2) Eylem Günlerinin Özellikleri ve Mücadelenin Aleni Yönünün Önemi

Komünist birliklerin ve eylemcilerin işçi eylemlerine müdahale etmelerinin anlamı nedir? Bu, komünistlerin öteki işçiler gibi yalnızca genel toplantıda, gösteri safında, grev mahallinde yer almaları, yüzlerce yumruk içinde yumruklarını kaldırmaları, yüzlerce oy arasında şu veya bu çağrı veya yönergenin lehinde veya aleyhinde oylarını kullanmaları anlamına gelmez. Komünistler eyleme yalnızca “öteki işçiler gibi” katılmazlar, tanım gereği komünistler eylemi yönetmek üzere, ilkesel yönde, partinin komünist siyasetleri doğrultusunda eylemi yönlendirmek için eyleme katılırlar.

Popülist edebiyat işçi eylemlerinin gizli örgütlerce yönetilmeleri konusunda safca bir görüntü çiziyor. “Örgütün” gizli bir hücresi eylemin önderliğini ellerinde tutyor. Bu hücre daha önce haklılığını işçi kitlesine kanıtlamıştır, işçiler genel olarak örgütün adını duyunca, övünc dolu tarihini anımsayınca gizli hücrenin sloganları ve yönergeleri doğrultusunda saflarını oluştururlar. Gizli hücre sloganları belirler ve işçilere duyurur, gerektiğinde işçiler arasında iş bölümünü de önceden gerçekleştirmiştir. Gizli hücre (bildiriler vb. yollarla) eylemin her dönemine ilişkin görüşlerini bildirir, işçileri sonraki ivedi tutmlar konusunda bilgilendirir. Eylem gizli hücrenin sloganlarıyla, hücrenin belirlediği isteklerle, hücrenin gayıptan gelen önderliğiyle yönetilir. Bir partinin seviliyor olmasının işçilerin genel hareketinin genel yönünü belirlemesinde etkili olduğu doğrudur, ancak buradaki sorun bu senaryonun, eylemi “gizli örgüt-işçiler” dolayımsız etkileşimine indirgeyen öteki senaryolar gibi yalnızca kağıt üzerinde gerçekleştirilebilir olmasıdır. Gerçek dünyada eylem kaçınılmaz olarak öncü işçi ögelerinin, bir başka deyişle aleni önderlerin ve ajitatörlerin varlığına bağlıdır. Gerçek dünyada böyle bir örgütün böyle bir hücresi sürekli olarak “örgütten olmayan” tanınan, nüfuz sahibi birkaç işçinin tabure üzerinden, makinalar arasından, merdivenlerden, temsilciler heyetinden, kısacası şuradan buradan çıkıp ipin ucunu ellerine almalarına, eylemi istedikleri, becerdikleri yöne doğrultmalarına tanık oluyor. İlgili hücreye kalan iş örgütün eylemi desteklediğine dair yazılı bildiri hazırlamak, eylemi kutlamak, bütün sınırlamalarını, geri kalmışlıklarını kabullenmek, örgüt için yazılı rapor hazırlamaktır. Bu uzaktan kumandayı ve gayıptan önderliği popülistlerin düşsel dünyalarına bırakmak gerek. Çünkü eylem günlerini eylemden önceki ve sonraki dönemden ayıran şeyler şunlardır:

Birincisi, daha az örgütlü daha az bilinçli işçi kitlesi eylem alanına çekilir. Bu bizzat, sürekli, hızlı hareket edebilen bir önderlik gereksinen bir kitledir. Bu kitle ayrıca önceden, siyasal ideolojik bir bilgi temelinde veya önsel bir örgütsel bağlılıktan dolayı komünistleri, görüşlerini ve siyasetlerini izlemeye ant içmiş değildir.

İkincisi, eylemin önderliği kaçınılmaz olarak belirleyici aleni bir yön edinir. İşçilerin eğilimlerini, genel isteklerini, bütünsel yönelimlerini bile gizli biçimde yönlendirmek hala olanaklı olabilir ancak doğrudan, sürmekte olan önderlik kuşkusuz yalnızca temel olarak aleni ve bizzat olmalıdır.

Üçüncüsü, eylem, işçilerin sürekli olarak devlet, işveren ve işbirlikçileriyle karşı karşıya gelişleri, işçilerin kendi aralarında duyarlı tartışmaları, işveren ve işbirlikçilerinin komploları, işçilerin saflarını yeniden düzenlemeleri, saldırı, geri çekilme vb. gib bir dizi belirleyici uğrağa sahiptir. Bu belirleyici uğraklarda ve kırılma noktalarında hızlı, uygun tepki vermek, açık karşı karşıya gelişin bu sürecinde mücadele dümenini korumak da canlı aleni, bizzat önderliği kaçınılmaz kılar.

Dördüncüsü, komünistler gizli faaliyet etmek zorundalar ancak sarı sendikacılar, İslami Konseyciler, İslamcılar, fabrikada konumlarını korumuş olan Tudehliler ve Fedaiciler (Çoğunluk Fraksiyonu) aleni müdahale olanağına sahipler. Aleni devrimci, komünist yönteme uygun önderliğin yokluğunda işçi direnişleri sürekli olarak bu hareketler tarafından uzlaşmacılığa ve yenilgiye sürüklenir. Eylem günlerinde komünistlerin bu hareketlerin işçi karşıtı yönelimlerine karşı koymaları ciddi biçimde aleni boyuta taşınmalıdır.

Bütün bunların anlamı şu: İşçilerin iş yerlerinde ve yaşama mekanlarında gizli bir örgüt olarak komünist örgütün sözcüğün gerçek anlamında ilkesel bir yöntemle eylemlere müdahale edip onlara önderlik etmesi yalnızca eylemin bu aleni yönünü, ön planda olan aleni önderliğini sağlamasına bağlıdır. Parti birliklerinin sürmekte olan mücadelelerin önderliğine yaklaşımının ciddi biçimde yorumlanması bu temel konuya bağlıdır. Özellikle de bizim işçi sınıfının istikrarlı kitlesel örgütlerinden yoksun olduğu İran’da çalıştığımızı unutmamalıyız. (Konsey veya sendika gibi) kitlesel işçi örgütlerinin olması kuşkusuz eyleme komünist müdahalede bulunmak için olağan bir çerçeve sunar. Bu durumda eyleme müdahale etmek büyük ölçüde partinin parti dışı işçi örgütlerine siyasal müdahalesi, bunlara yönelik siyasal yetkesine bağlı olur. Ancak bu gibi örgütlerin yokluğunda, her eylemin aşağı yukarı her seferinde yeniden önderliğini bulmak zorunda olduğu durumlarda yukardaki noktalar daha büyük önem kazanırlar.

Parti birliklerindeki yoldaşlarımız defalarca birliklerin işçi eylemlerine müdahale etmelerinin koşulları ve kurallarının ne olduğunu, hangi koşullarda bu eylemlerin önderliği için çabalayabiliriz, hangi koşullarda müdahalemiz yüzeysel ve aksiyonist olmayacağını sormuşlardır. Bu noktada bu konunun en önemli yönlerinden birini önemli ölçüde açıklamış bulunuyoruz. Bu çerçevede birliğin gündemine alması gereken ilk soru birliğin veya bölgesel örgütün gizli ağın faaliyetinin bütününü tehlikeye atmaksızın eylemdeki aleni, bizzat önderlik boşluğunu doladurup dolduramayacağıdır. Çoğu durumda olduğu gibi yanıt olumsuzsa böyle bir yeterlik nasıl elde edilecektir?


3) Ajitatörün Yaşamsal Rolü

Yukarda söylenenlerden çıkan ilk şey pratik, aleni önderlerin ve genel olarak ajitatörlerin işçi hareketi içindeki belirgin rolleridir. Bütün eylemler, kaçınılmaz biçimde bu bireylerin edimlerine bağlıdır. Bu gibi eylemciler, eylemde sıradan katılımcılardan daha büyük roller üstlenen, işçilerin ön saflarında yer alanlar, işçileri muhatap alan, direniş ve grevin temsilcisine, sözcüsüne ve yönlendiricisine dönüşmeye çalışan öncü işçiler her zaman, bütün direniş hareketlerinde bulunurlar. Bunlar direnişin “doğal” ürünüdürler. Bütün işçi direnişleri ve mücadeleleri, siyasal partilerin bunlar üzerindeki etkileri asgari düzeyde olsa bile, doğal olarak kendi önderlerini üretir. Bunlar ön ayak olup mücadeleyi kendileriyle çağrıştırma cesaretini gösteren kişilerdir. Bu kişiler çeşitli ölçülerde işçilerin aleni sözcülerine dönüşmeyi, eğlimlerini konuşmalarında dile getirmeyi görevleri olarak algılarlar dolayısıyla işçiler arasında sevilirler, nüfuz sahibi olurlar. Bunlar işçilerin bilinci ve genel yükümlülük altına girme ölçülerinin ötesine geçer kendilerini önder olarak görür ve işçileri yönlendirmekle yükümlü hisseder. Geleneksel olarak bunlar daha bilinçli, daha şevkli ve daha deneyimli işçilerdirler, işçileri harekete geçirme, ikna etme ve yöntem belirlemede daha güçlü davranırlar. Tartışmalara zamanında müdahale eder hassas anlarda işçileri bulanıklık ve tereddütten kurtarır önlerine yeni yollar açarlar. Bu kendiliğinden önderlerin çokça yanılmaları, temel olarak işçi sınıfının çıkarları ve mücadele biçimleri konusunda doğru bir kavrayışa sahip olmamaları, zaman zaman aşırı kimi zaman teslimiyetçi davranmaları doğaldır; ancak hepsinde ortak bir özellik bulunur: İşçi saflarının önünde yer alırlar, açıklama, uslamlama, yüreklendirme ve bireysel varlık gösterme yoluyla işçileri etkilerler. Hiçbir eylem kimi işçinin kendini önderlik konumuna yerleştirmeksizin bir yere varmaz, aynı zamanda doğal olarak kimi işçiyi ön saflarına iten, hareketini bu önderlik unsurlarının görüş yetisine düğümlemeyen hiçbir eylem yoktur.

İşçi hareketinin (sendika, konsey, temsilciler heyeti vb.) sürekli örgütlerin kimi çeşitlerini burjuvaziye dayatabildiği yerlerde bu unsurlar genel olarak bu organların anahtar mevkilerine yerleşirler, rollerini resmi olarak, yerleşik önderlik yollarını kullanarak yerine getirirler (doğal olarak bu unsurlar önemli ölçüde bu örgütler tarafından sindirilirler, onların ögelerine, örgütlere egemen siyasetin sözcülerine dönüşürler, bu yüzden bu örgütlerin işçi çıkarlarından sapmalarıyla her zaman en etkin işçilerin büyük bir bölümü ilkesel proleter mücadelenin alanının dışına çıkarlar; sarı sendikalar bunun örneklerinden biridir). Ancak İran’ın varolan koşularında, sendika veya konsey söz konusu değilken, ajitatör şu veya bu komite veya sendikadaki resmi konumu gereği değil genelde işçiler arasında nüfuzu ve sevilmesi ölçüsüne dayanarak eylemde yerini bulur. Bu koşulların özgüllüğü işçi önderliği safının çokça değişken oluşudur. Eylemlerin burjuvazi tarafından bastırılması her seferinde daha tanınmış,daha eski ajitatörler ve önderlerin tutklanıp işten çıkartılmalarıyla sonuçlanır, bu yüzden işçiler her seferinde kendi aralarından yeni önderler bulup çıkartmak zorundalar. Bir yandan mücadelenin sürekliği yitiriliyor, önderler içinde deneyim birikimi azalıyor ve hareket sürekli olarak aleni önderlik pratik zaafiyla karşılaşıyor, öte yandan açılan boşluk her seferinde yeni işçileri önderlik ve ajitasyon alanına çekiyor. Sürekli önderlik zaafı ile birlikte şevkli, öne çıkmaya hazır çok sayıda kişinin varolması İran işçi hareketinin önemli bir özelliğidir.

İşçi hareketinin aleni, pratikte önderlerinden söz ettğimizde bu kesimi göz önünde bulunduruyoruz. Bu kesim örgütlü çalışma deneyimine sahip ajitasyon konusunda uzun geçmişi olan eski öncü işçiler ile eylemlerde adım adım becerilerini kanıtlayan, pratikte önderlik konumuna yerleşen şevkli, yeni öncü işlerden oluşur. İran’daki on yıllardır süren baskı ve işçi hareketinin vahşice bastırılması ayrıca siyasal örgütler ve partilerin bu önderlik vasıflarını taşıyan işçilerin çok düşük bir yüzdesini kendi saflarına çekebilmelerine neden olmuştur. Bu unsurların büyük çoğunluğu örgütsel bağlılık ve kimlikten yoksundurlar. Bir cümlede süylersek bunlar partili olmayan, örgütlü olmayan işçilerdirler. Kuşkusuz çalışmamız ve Komünist Parti’nin işçiler arasında büyümesi sonucunda nüfüz sahibi ajitatörler ve önderlerin önemli, belirleyici bir sayısını partinin saflarına çekeceğimiz, komünist ajitatörlerin işçi direnişlerinin nabzını tüm düzeylerde ellerinde tutacakları gün gelecektir. Ancak bugün durum böyle değildir. Bu, işçi eylemlerine müdahale ve önderlik etme sorununu önüne koyan bütün parti birliklerinin iyice tanıması gereken gerçektir. Direniş hareketini yönlendirmek ajitatör olmaksızın, aleni, pratik işçi önderleri olmadan olanaklı değildir. Bunlara rağmen önderlik olanaklı değildir. İşçi hareketinde ileri atılacak ilkesel adımın belirlenmesinde ve parti birliklerinin pratik çalışma yöntemlerine daha kesinlik kazandırmada başarımız bütünüyle bu gerçeği kavrayışımıza düğümlenmitir.


4) Komünist Parti ve İşçi Hareketinin Pratikte önderleri

Partimizin ereğinin işçi hareketinin pratikte önderleri ve nüfuz sahibi ajitatörlerinin parti saflarında yer almaları, etkinliklerinin parti etkinliklerinin genel çerçevesi içinde, parti ilkeleri ve siyasal çizgisi doğrultusunda gerçekleşmesi olduğu ortadadır. Ancak gerek bu ereğe doğru adım atmak gerek sürmekte olan işçi direnişleri ve mücadelelerini azami ölçüde etkilemek için bugün, becerikli ajitatörlere sahip olmak için, ilgimizi öncü işçilerin parti dışı etkinlik alanlarına çevirmeliyiz. Varolan olanaklar, ilişkiler ve materyal üzerinde çalışmalıyız.

Söylendiği gibi pratikte önder veya ajitatör bizim partimizin veya her hangi başka bir siyasal hareketin icadı değildir. Bu görüngü işçi direnişlerinin ayrılmaz parçasıdır. Öyleyse bizim sorunumuz aleni alana belli sayıda ajitatör ihraç etmek değil (gerçi partinin profesyonel, gezgin ajitatörlerinin bölge ajitatörlerin yanısıra bu görevi üstlenecekleri gün gelecektir) varolan pratikte önderler üzerinde çalışmak, onları etkilemek, onları partiye çekmek, bir yandan eylem boyunca etkinliklerini yönlendirmek, öte yandan partili etkinliği işçiler arasında yeni ajitatörlerin gelişme süreci ve mekanizmasıyla ilişkilendirmektir. Varolan, fiili önderleri ve ajitatörleri partiye çekmeliyiz, yeni ajitatörlerin açık komünist düşünceler ve ilkeler temelinde biçimlenmeleri sürecine katılmalıyız. Bu rutin çalışmamızın bir parçasıdır. Ancak belirli her hangi bir eylemde eylemin pratikte önderleriyle belirli, berk siyasal-örgütsel ilişkiler kurabilmeliyiz.

Varolan koşullarda ciddi biçimde ilgi alanımızda yer almaları gereken kişileri iki gruba ayırabiliriz: Birincisi eski öncü işçiler ve pratikte önderler, ikincisi yeni yetenekler ve gelişmekte olan önderler. Prtatikte önderleri deneyimli ve deneyimiz olarak iki gruba ayırmanın şematik, kaba bir bölümleme olduğu açıktır. Gerçekte çeşitli ölçülerde ajitasyon için belirli düzeyde siyasal bilinçleri ve pratik yeterlikleri olan bir işçi kesimiyle karşı karşıyayız. Özgün durumlara müdahale etme doğru biçimini kestirmek ancak ve ancak işçiler arasında belirli eylemcilerimiz ve birliklerimizin görevidir. Ancak bu şematik bölümleme bile yoldaşlarımızı sınıflandırmaya yarar.

A: Deneyimli, eski ajitatörler ve pratikte önderler. Bu grup işçiler son yıllarda güç, yıldırıcı deneyimler yaşadılar. İslam Cumhuriyeti’nin işçi hareketine baskısı temelde bu yoldaşları hedef almıştır. Bunların çoğu ya idam edildi, tutuklandı veya işten atıldı. Bir bölümü büyük birimlerde çalışma olanaklarını yitirdi bu yüzden küçük atölyelerde çalışmaya başladı. Buralarda birincisi etkinlikleri için sınırlı bir alanla karşı karşıyalar, ikincisi uzun mücadele geçmişleri bilinmediğinden işçiler arasında eski ölçüde tanımamakta ve sevilmemektedirler. Bu işçilerin büyük çoğunluğu kendilerini sosyalist ve komünist olarak nitelemekteler. Ancak komünizmi revizyonistlerin ve popülistlerin yorumuyla öğrendiklerinden revizyonizmin ve popülizmin bunalımı onları da ideolojik bir bunalım ve başı boşluğa, siyasal inançsızlığa itmiştir. Pratik açıdan belli ölçülerde dağılmış soyutlanmıştırlar. Birbirleriyle olan eski geniş çaplı ilişkilerden yoksundurlar. Güvenlik korkusu ve popülist çalışma yöntemi acı deneyimi onları örgütlenme ve komünist örgüte katılmak konusunda tereddütte düşürmüştür. Ekonomik ve geçim sıkıntısı ağırlığı omuzlarına iyice çökmüş onların bu siyasal soyutlanmışlıklarını şiddetlendirmektedir. Kısacası düşünsel kafa karışıklığı, örgütlenmeden kaçma, soğukluk ve muhafazakarlık ve etkinlik için uygun alan yokluğu bu işçilerin çoğunluğunun genel sornudur. Baskı atmosferi ve popülizmin ve “halkçılığın” çıkmazı (ana özelliklerinin sınıflarötesi ve sokak çalışması olduğu) İşçi Yolu gibi örgütleri ve 3. Yol’dan kalan toplulukları bile ateşli sendikalistlere dönüştürdüğü koşullarda başlangıçtan beri güçlü sendikalist eğilimleri olan işçilerin bu kesiminin bu sapmada boğulmuş olmaları şaşırtıcı değildir. İşçilerin bu kesimi üzerinde düzenli biçimde çalışmalı, yukarda değinilen tüm konuları göz önünde bulundurmalıyızdır.

1) Bütün koşullar altında bu yoldaşlarla ilişkileri korumalı görüş alış verişinde bulunmalıyız. Yalnızca güvenlik konuları bu gibi işçilerle ilişkileri sınırlandırmak nedeni olabilir.

2) Bu yoldaşlarla karşılaşmalarımızda popülizm deneyimini, revizyonizmin etkinlik biçimini, sendikalizm ve bireysel etkinlik temellerini derinden eleştirmeliyiz. Bu işçileri düşünsel karmaşadan, umutszulıktan, sınırlı sendikalist mücadeleyle yetinmekten kurtarmalıyız. Bunda büyük ölçüde anlayış ve sabırın gerekli olduğunu unutmamak gerek. Komünist olmayan her şeye eleştirimizden iğne ucu kadar ödün vermeksizin bu işçilerin başından geçen olumsuz deneyimler ve revizyonist ve popülist öğretilerin ağır yükünü de hesaba katmalıyız. Haklı, alıcı, (mücadelenin gerekliği, tıkanmamak vb. konularda) yalnızca ahlaksal olumsuzlama açısından bu kişilerle karşılaşmamalıyız. Partimizin konumu ve siyasetleri konusunda bir eleştirileri varsa bunlara dikkatlice, ayrıntılarıyla yanıt vermemiz gerek. Mücadele morallerini yükseltmenin yanı sıra eski sınırlı pratiğin derin eleştirisi yoluyla Komünist Parti, erekleri ve yöntemlerine ilişkin doğru bir kavrayışa kavuşmalarını sağlamalıyız.

3) Bu ilişkiler ve tartışmaların doğal ilişkiler çerçevesinde ve (her iki taraf için) asgari güvenlik tehlikleriyle gerçekleşmesini sağlamalıyız. Bu işçilerin güvenlikle ilgili tedirginlikleri popülistlerin fırsatçı çalışma yöntemlerine ilişkin deneyimlerine dayanmaktadır. Bu berk ilişkiler çerçevesinde bu yoldaşları Parti yayın organları ve radyosuyla, siyasal, taktik görüşlerimiz ve sloganlarımızla tanıştırmalıyız.

4) Bu işçileri elden geldikçe birbirileriyle ilişkilendirmek gerek. İslam Cumhuriyeti’nin baskı politikasının öncü işçiler arasındaki bağı güçsüzleştirmesine izin vermemek gerek. İşçilerin bu kesimi üzerinde çalışma süreklik, sabır, propaganda ve sapmış eğilimlere karşı açıklama yeteneği ve bu işçilerin pratik güçlüklerini tanımayi gerektirir. En deneyimli ve en iyi ajitatör yoldaşlarımızın bu işle ilgilenmeleri gerek.

B: Yeni yetenekler, gelişmekte olan önderler. Tanınmış deneyimli önderlerin önemli bir bölümünün yokluğunda yeni önderlerin geniş bir kesimi sahneye çıkar. Bunlar genelde daha düşük siyasal bilinç ve çalışma deneyimine sahip işçilerdirler, fakat şevkli ve mücadelecidirler, daha gençler ve daha yüksek bir morale sahipler. Yoldaşlarımız mahallelerde ve fabrikalarda çokça bu gelişmekte olan önderlerle karşılaşırlar. Genel oturumlarda, direniş toplantılarında bir yolunu bulup sözlerini her kese duyuran, itiraz seslerini devlet ve işverenin işbirlikçilerine karşı yükselten kişiler bulunur. Bazen zamanında yapılan bir konuşmayla hatta ortaya attıkları bir cümleyle işçi oturumların atmosferini değiştirirler. Bir çok durumda bu kişilerin müdahalelerinin daha çok duygusal bir yön taşıdığı, görünürde dolduruşa gelidikleri, kimsenin seslerini kısamadığı görünür. Baskıya ve dayatmaya karşı duyarlıdırlar, bireysel karşı koyuşlarda cesurdurlar. Sözleri pek düzenli, ussal, düşünülmüş, zorunlu olarak ilkesel değil, hesaplanmış pratik ve siyasal hareketlerden çok zorluklar ve baskıların duygulu bir dışavurumudur, ancak mücadele şevkiyle doludur. Bunlar giderek işçilerin sevgisini ve güvenini kazanırlar, ancak deneyimsizlik ve temel eksikliği iyi biçimde, hızla tanınmış pratikte önderlere dönüşmelerini engeller. Yoldaşlarımızın işçilerin bu kesimiyle duyarlı biçimde ve dikkatlice ilgilenmeleri gerek. Bunlar iyi ajitatörlere dönüşmek için asgari yeterliklere sahip kişilerdirler. Bilinçlenirlerse, komünist ideolojiyi kuşanırlarsa ve deneyim kazanırlarsa işçi hareketi içinde aleni komünist önderlerin yeni bir kuşağına dönüşürler. Bizim açımızdan komünist ajitatörler yetiştirmek için bu işçiler içinde çalışmak yaşamsaldır. Bu konudaki görevlerimizin ana hatları şunlardır:

1) Bunlarla temas kurmanın ötesinde Partili deneyimli yoldaşlarla bunlar arasında propaganda konusunda bizzat sürekli ilişki kurmak gerek. Partili yoldaş doğal bir ilişki sürecinde bu işçilerin arkadaşı ve sürekli dostlarına dönüşmelidir. Bunlar “stajyer” ajitatörlerdir, bunları pratik içinde yetiştirmek gerek.

2) Komünizmi onlara öğretmek gerek. Bu işçilerin komünizmin temel belgeleri ve Marksizm’in temel düşünceleriyle bizim üzerimizden tanışmaları gerek. İşin devamında bu yoldaşlar Komünist Parti’yi, ereklerini, taktikler ve yöntemlerini tanımalı Parti ile çalışmaya istek duymalıdırlar.

3) Bu işçiler ajitatörün rolü ve konumunu, işçi devrimi ve mücadelesi için önemini kavramalıdırlar, rollerinin bilincinde olmalıdırlar. İşçi direnişlerine müdahaleleri duygusal müdahale biçiminden belirli siyasal ve yöntemsel sınsıfsal (sosyalizm) ve belirli siyasal bir partiye (komünist parti) ilişkilenerek ussal, ereksel bir müdahaleye dönüşmeli.

4) Komünist ajitasyon sanatını onlara öğretmek gerek: Ajitatör ne zaman eyleme geçer, ne zaman kesinlikle müdahale etmeli, nerede dikkatli olmalı, çalışma alnının ve kendi konumunu nasıl tanımalı, üstü kapalı veya açık konuşmanın sınırları nedir, bu nasıl açıklığa kavuşturulmalıdır, burjuvazinin işbirlikçilerinin kurbanı olmaksızın Parti’nin açık görüşlerini, belirli sloganlarını bile nasıl yaymaya çalışmalı, kendisini nasıl korumalı, işçi kitlesiyle ilişkisi ne olmalı, polise karşı kimliğini nasıl tanımlamalı eylemlerini nasıl gerekçelendirmelidir, nereye kadar ve hangi koşullarda komünizme ve komünist siyasete açık biçimde değinmelidir, yönlendirmek istediği hareketin fiili ve potansiyel gücünü nasıl tanımalı, burjuva işbirlikçilerinin komploları nasıl bir doğaya sahip, devlet ve işveren işbirlikçilerinin eylem sırasında nasıl saflara ayrılık düşürdüklerini nasıl öğrenmeli, bunları nasıl etkisizleştirmesi gerek, işçi temsilcisi olma kuralları nelerdir, devlet ve işverenle görüşmelerde hangi yöntemler kullanılmalıdır, nasıl işçileri en güçlü biçimde harekete geçirip sahnede tutabilir ve buna benzer onlarca başka “calışma yöntemsel” soru; bunların hepsi stajyer ajitatöre ayrıntılarıyla öğretilmeli eylem biçimi her seferinde düzeltilmelidir.

Kısacası şevkli ve militan işçilerle karşılaşmalarda bu yoldaşların aleni ajitatör ve pratikte öndere dönüşme yetenekleri azami duyarlıkla değerlendirilmelidir. Zaaf noktaları çözümlenmeli, kişisel yetenek ve becerileri ve güvenlik yeterlikleri onaylandıktan sonra partili-ajitatörlerlden biriyle bu kişi arasında doğal bir ilişki çerçevesinde sürekli ve güçlü bir ilişki kurulmalıdır. Komünizm ve işçi devrimi ilkeleri kendisine öğretilmeli, propaganda etkinliği prtik düzlemde yönlendirilip eleştirilmelidir. Bu arada partili yoldaşla yeni ajitatör arasında yoldaşça, ilksel ve yapıcı bir ilişki kurmak en önemli ögedir. Bu ilişki ajitatörün eğitilmesini olanaklı kılmasının yanı sıra kendisiyle örgütün gizli bölümü arasında belirli bir uzaklığı korumuş olur ve darbe alma riskini azaltır, özellikle ajitatörün kendisi “öğretmeninin” işinin önemi ve değerini kavramışsa ve bilinçli biçimde onun izini polisten korumaya çalışıyorsa (bu konuda aşağıda daha ayrıntılı açıklama yapacağım).

Öncü işçiler arasında onları Komünist Parti’ye çekmek için çalışma bizim sürekli, rutin etkinliğimizin bir parçasıdır. Ancak komünist çalışma için aleni ajitatör boşluğunu doldurmak bu sürekli etkinliğimizin özel bir yönüdür. Ajitatörleri çekmek ve eğitmek gizli örgüt etkinlikler alanına yeni bir alan eklemek anlamına gelir. Aleni ajitatör olarak Parti’ye katılan yoldaşlar Parti ağı içinde yeni bir unsura dönüşmekle kalmıyor çalışmanın yeni bir boyutunu olanaklı kılıyorlar. Bu yüzden etkinliğimizin bu boyutunun özgüllüklerini iyice tanımalı ajitatörün gerçek konumunu olumlamalıyız. Pratikte faaliyetin bu boyutuna adım atma olanaklarından yoksun olduğumuz sürece, bir başka deyişle bölgesel örgütlerimiz (fabrikada ve mahallelerde) Parti gizli örgütüyle ilkesel biçimde ilişkide olan aleni ajitatörlerden yoksun olduğumuzda işçi eylemlerine gerçek komünist müdahale olanaksız değilse bile en iyi durumda rastlantısal, etkisiz ve yüzeysel olacacaktır ve her durumda parti örgütü için ciddi tehlikelere yol açacaktır. Eylemcilik (aksiyonizm) en geniş anlamında eylemin maddi ve gerçek koşulları ve temelleri oluşmamış olduğu durumda eyleme geçmek anlamına gelir. Partili aleni ajitatör bu yaşamsal temellerden biridir. Gizli örgütün (siyasal-örgütsel ve güvenlik yönünden) aleni ajitatörle güçlü ilişkisi bir başka yaşamsal temeldir. Yoldaşlarımız kendi bölge birlik ve örgütlerine bakıp ve yeniden kendilerine bu yönden işçi eylemlerine ilkesel ve sürekli biçimde müdahale etmenin en temel gereklerine sahip olduklarını sormalıdır.

Makalenin bu bölümünü burada bitiriyorum. Bu bölümde şu gerçeğin altı çizildi: Bizim için işçi eylemlerine müdahale etme sorunu kuramsal veya taktik bir sorun değil temelde çalışma yöntemsel bir konudur. Varolan engeller komünist çalışma yöntemi derinleştirilerek giderilmelidir. İşçi eylemi (gizli önderliğin yanı sıra) aleni önderlik gerektirir. Bu yüzden aleni müdahale yöntemlerini öğrenip uygulamalıyız. Ancak aleni müdahale işçi hareketi içinde aleni ve komünist ajitatörlerimiz olmasını gerektirir. Bugün saflarımızda bu ajitatörlerin sayısı azdır. Böylesi militanları çekmek ve geliştirmek işçi hareketinin pratikte önderleri, işçi hareketinin öncü işçiler, şevkli, militan, yetenekli unsurları üzerine eğilmek bunları partili-ajitatörlere dönüştürmektir. Bu konu aynı zamanda parti gizli örgütünün aleni unsurlarla örgütsel ilişkisini kavramayı da gerektirir.

Sonraki bölümde bu sonuncu yön üzerinde, sorunun örgütsel yanı üzerinde duracak ajitatörün partinin gizli birlik ve örgütüyle ilişkisi konusunda belirli noktalara değineceğim. Tartışmamı son olarak parti birliklerinin bu yönde atmaları gereken pratik adımların ana hatlarını açıklığa kavuşturmak ereğiyle noktalayacağım.

II

1) Ajitatör Tartışmasında “Çalışma Yöntemi”nin Önemi

Komünist ajitatörün önemi tartışmasını her şeyden önce temel bir düzeyde, bir başka deyişle “çalışma yöntemi” düzeyinde göz önünde bulundurmak gerek. Bu düzeyde tartışma henüz pratikte önderlerin ve nüfuz sahibi işçilerin sayılarının saflarımızda yeterli olmadığı, bunların sayılarının artması gerektiği konusunda değildir. Tartışma ilke olarak partimizin, kent ve birliklerde parti militanlarının bu gibi işçilerin bize yaklaşmalarını olanaklı kılan etkinlik gelenekleri, alışkanlıkları ve yöntemleri olmaları gerektiği konusundadır. Bu anlamda daha önce proleter ajitatör adında bir görüngünin partili etkinliğin pratik sisteminde “sindirilmesi”nden söz ettik. Yöntemlerimiz, ajitatör ve işçilerin pratikte önderinin bu sisteme yerleşebileceği biçimde olmalı. Partiyle çalışma ajitatörün etkinliğinin özgüllükleri ve gereklikleriyle çelişik olmadığı gibi bu özgüllüklerin serpilmesi ve gelişmesi için uygun bir ortam oluşturabilmelidir. Üretim açısından bireysel küçük burjuvazinin yaşama yöntemi ve direniş biçimleriyle örtüşen popülist çalışma yöntemi doğal olarak proleter ajitatöre ve kitlesel işçi önderine alan bırakmaz. Siyasal mücadele burjuvaziye barışçıl yollardan baskı uygulamak ile kör terörist başkaldırı arasında bir dalgalanmaya dönüştüğünde, siyasal varoluşunu duyurmak sokakta varlığını göstermekle sınırlandığında, yeraltı faaliyet toplumdan kopmuş toplulukların komplomsu operasyonları biçiminde başkalaştığında ve mücadelenin aleni alanına müdahale neredeyse bütünüyle devre dışı bırakıldığında görevini ancak işçilerin ön safında yerine getirebilen nüfuz sahibi bir işçi veya işçi önderi doğal olarak bu örgütte kendine bir yer bulamaz. En büyük popülist örgütlerin güçlerinin doruğunda petrol endüstrisi gibi büyük sanayi dallarında ciddi mücadelede etki ve nüfuzdan yoksun olmakla kalmayıp 50 kişilik bir atölyede bile bir grev örgütlemekten aciz oluşları, sözcüğün özel anlamında işçi mücadelelerinde ve direnişlerde, en iyi durumda, eylemin kuyrukçuları ve muhabirlerine dönüşmeleri nedensiz değildir. İşçi sınıfının siyasal partisinin çalışma yöntemi işçinin ekonomik yaşayışıyla, mücadelesinin ve direnişinin belirli biçimleriyle uyumlu olmalı. İşçi örgütlendiğinde güçlenir. İşçinin bireysel mücadelesi sonuçsuzdur, yalnızca örgütlü işçi mücadelesi bir sonuca ulaşır. İşçiler, üretim alanında güçlü bir baskı aygıtına sahiptirler. Bu yüzden fabrika ve üretim yeri işçi mücadelesinin en temel alanlarından birini oluşturur ve grev, dünyanın en uzak köşelerinde bile, işçi direnişinin temel biçimine dönüşür.

İşçi, küçük burjuvazinin tersine, büyük üretimle ilişkili toplumsal bir sınıftır. Bu sınıfın direnişi ve mücadelesi kaçınılmaz olarak kitlesel, aleni ve açık biçimlere bürünür. İşçileri güvenli (örgüt) evlerde, militan mangalarda ve “Japon yapıştırıcısı” timlerde örgütleyip işçiler gibi mücadele etmeleri beklenemez. Sonuç olarak işçiler evrensel bir sınıf olmakla birlikte belirli fabrika ve bölge altkümelerinde yer almşlar ve bu geniş altkümelerinin her biri kendi bizzat, bölgesel önderlerini gereksinir. Evrensel işçi mücadelesi bu sınıfın farklı bölümlerinin örgütlenmesi ve hareketiyle ayrılmaz bağlara sahiptir. İşçileri burjuvalar ve küçük burjuvalar gibi, bir taklit mercii veya sürgünde devlet dikelterek uzaktan sıraya dizmek olanaklı değildir. Bölgesel örgütleme ve önderlik, grev ve ayaklanmadan işçi denetimi ve erkin ele geçirilmesinin ertesinde ekonomik planlamaya dek işçilerin bütün sınıfsal edimleri için yaşamsal, göz ardı edilemez bir zorunluktur. Komünist çalışma yöntemi işçi sınıfının yaşamının ve mücadelesinin bu nesnel koşullarına uygun bir çalışma yöntemidir. Bizim popülist çalışma yöntemine yönelttiğimiz eleştirinin özünü şu biçimde dile getirmek olanaklı: Biz, bilinçli biçimde, sol harekete egemen burjuva geleneklerinin eleştirisi yoluyla partili faaliyetleri işçi sınıfının üretimsel ve mücadele nesnellikleriyle uyumlulaştırmak üzere, kendi yolumuzu açmamız gerektiğini öğrendik.

Popülistler üsleri ve müvekkilleri olan toplumsal kesimi istedikleri biçimde harekete geçirip yönlendirebilirler. Biz kendi sınıfımızı, işçi sınıfını, sınıfın gerçek gücüne en iyi biçimde maddileşmek olanağı sağlayan biçimlere ve mekanizmalara dayanarak örgütlemekle yükümlüyüz. İşçi sınıfı mücadelesi, grevden, ayaklanmaya ve toplum yönetimine kadar yerel pratikte önderler ve ajitatörler gereksinir. Öyleyse Komünist Parti’nin kendisi de proleter ajitatörlerin bir örgütü de olmalıdır. Parti ve sınıf ilişkisini “gizli örgüt – işçi kitlesi” iki kutuplu ilişki biçiminde imgelemek mekanik bir düşüncedir. Bu “küçük motor – büyük motor” gerilla formülasyonunun başka biçimde dile getirilişidir. Gerçek dünyada ajitatörler ve nüfuz sahibi yerel pratikte önderler sınıf öncülerinin yeraltı partisiyle genelde aleni biçimde eğitilen, aleni biçimde direnen ve örgütlenen geniş işçi kitlesini ilişkilendiren ve bu ilişkiyi sürdüren halkadırlar. Karşı karşıya olduğumuz sorun şu: Partimiz’de ve çalışma yöntemimizde proleter mücadelesinin bu yaşamsal ögesinin konumu nedir? Örgütsel çalışma geleneklerimiz doğal bir biçimde işçi sınıfı içindeki bu belirleyici kesimin rolünü yerine getirmek için uygun bir çerçeve sağlıyabiliyor mu? Partimiz siyasal partiyle pratik, aleni önderler arasındaki geleneksel ikiliği ve ayrılığı ortadan kaldırabilir siyasal partiyi yerel, nüfuz sahibi komünist önderleri kapsayan partiye dönüştürebilir mi?

Demek ki şu anki tartışma yerel militanlar ve parti birliklerinin pratik yöntemlerini kesinleştirmeye yöneliktir. Her hangi bir uğraksal öncelik veya eksiklikten bağımsız olarak, işçi sınıfı pratikte önderleriyle ilgilenmek, işçi sınıfı ve işçilerin çeşitli kesimlerinin direniş hareketlerinin komünist önderlerini yetiştirmede yetenekli oluş, Komünist Parti’yi bu önderleri örgütleyen partiye dönüştürmeye çabalamak, bir eylem söz konusu olsun veya olmasın, sürekli, rutin bir görevimizdir. Ajitasyon, propaganda ve rutin parti örgütlemesinin önemli bir bölümü yalnızca ajitatörlerin etkinliklerinin yardımıyla olanaklıdır. Partimizin doğal bir biçimde işçi hareketinin pratikte önderlerinin önemli bir bölümünü saflarında bulundurduğu yöne gitmemiz gerek. İşçi sınıfının bu kesimini örgütlemek bir partinin işçi sınıfı içinde bir harekete dönüşüp dönüşemediğinin en önemli göstergelerinden biridir.


2) Temel Parti Hücresi ve Partinin "Temel Faaliyeti"

Birlik partinin temel hücresidir, fabrikada veya mahallede oluşan bir hücredir. Bu açıdan birliğin tanımlanmış görevleri ve rutini bulunmaktadır. Ancak partinin fabrikada ve mahallede "temel faaliyeti" bir hücrenin faaliyetinin ötesine geçer. Partinin “temel faaliyeti” olan propaganda, ajitasyon, bir fabrikada veya (fabrikalar ve işçi mahallelerinden oluşan) bölgede mücadeleyi örgütleyip yönetmek bir veya birkaç temel hücrenin gerçekleştirdiği ajitasyon, propaganda ve örgütlemeden daha fazla bir şeydir. Tanım gereği faaliyetin bu düzeyini ilerletmekle yükümlü olan örgütsel birim artık birlik değil (fabrika, mahalle, bölge vb komiteler gibi) bir örgüt komitesidir. Birliğin propaganda, ajitasyon ve örgütleme görevlerinin belirli sınırları bulunmaktadır. Propaganda topluluklarını oluşturmak, yayın dağıtım şebekelrini örgütlemek, mali yardım toplamak gibi görevleri gerçekleştirmek birlikten beklenebilir ancak bir grev veya gösteri örgütlemeyi kolaylıkla birlikten beklemek olanaklı değildir. Bunlar birliğin zorunlu, yapılması gereken görevleri arasında yer alamaz. Bir başka deyişle temel hücre olarak birliğin görevleri ile partinin bir fabrika veya bölgede bütünsel varlığından beklenen etkinliğin niceliği ve niteliği olarak partinin “temel faaliyeti”ni ayırmak gerek. Birincisinde örgütsel temel bir birim ve hücrenin edimlerinden söz ediyoruz. İkincisinde son çözümlemede partinin her fabrika ve bölge biriminde ilerletebilmesi gereken etkinlikler bütününden söz ediyoruz.

Bu noktaların ajitasyon ve ajitatör tartışmasıyla ilgisi nedir? İlişki şurada: Birlikleri sözcüğün özel anlamında göz önünde bulundurduğumuzda, ajitatörleri örgütlemek ve yönlendirmek görevlerini birliğin zorunlu (yerine getirilmeksizin birliğin gerçek birlik olmadığı yükümlülüklerin) görevlerinden sayamayız. Bütün örgütsel birlikler bir veya birkaç aleni işçi önderini örgütleyip beslemekle yükümlü değildir. Kitlesel ve aleni komünist ajitatörleri örgütlemek birliğin tanımlanmış görev alanının ötesine geçmek anlamına gelir. Dolayısıyla birinci olarak kitlesel ajitatörlerden yoksun çok sayıda birlik her zaman bulunabilir, ikinci olarak da işçi sınıfının pratikte önderlerini kendileriyle ilişki içinde, Komünist Parti bayrağı altında örgütleme olanak ve yeterliğe sahip birlikler kendilerini artık birliğin sınırlarının ötesine taşımaya başlamışlardır. Bu noktada (fabrika komitesi gibi) daha üst parti organlarının kurulması yönünde ciddi bir adım atılmak üzeredir.Bir ilke ve bir öncelik olarak ısrarla temel birliklerin oluşturulup çoğaltılması ve bunların tanımlanmış görevlerini düzenli biçimde yerine getirmelerini istemekteyiz. Bu, partinin yaşamının her döneminde daha gelişkin ve daha karmaşık partili etkinliklerinin dayandığı sürekli nabız ve sürekli gelişme ögesidir. Bu işin tatili olamaz ve hiçbir zaman önceliğini yitirmeyecektir. Temeldeki bu sürekli gelişmeye dayanarak partimiz “yeni” alanlara adım atma, daha karmaşık ve daha çok yönlü görevleri gündemine alma olanağı elde eder ve bunun sonucunda partinin örgütsel piramidinde daha üst karmaşık organları oluşturabilir. Ajitatörleri çekmek ve örgütlemek, kitlesel ajitasyon ve eylemlerin pratikte önderliği görevini yerine getirmek bu alanlardan biridir.

Komünist Parti’nin çalışmasının bu aşamasında bu alanlara adım atmak ve daha üst parti organları olan çeşitli görevleri bulunan fabrika parti örgütünü oluşturmak “yukardan”, tüzüğe dayalı bir karar sonucu olmazdan önce aşağıdan gelişme ve büyümenin sonucudur. Bu tartışmanın ereği bu gelişme uzak planının önemli boyutlarından birinin belirginleşmesidir. Ancak bu tartışmada genel olarak birliklerin ilgisini kitlesel ajitatör ve ajitasyon sorununa yöneltmemiz ve bütün birlikleri muhatap almamızın nedeni birinci olarak bütün parti birliklerini ve militanlarını işçi sınıfının pratikte önderleriyle siyasal (daha sonraki aşamada örgütsel) çalışmaya yönlendirmektir. Sınıfın bu kesiminin önemi hepimiz için açık olmalıdır, ikinci olarak etkinliğin bu alanına adım atma temel olanakları ve yetisine şimdiden sahip birliklerin sonraki adımlarını belirlemektir. Birçok birlik için tartışmamız bir çalışma yöntemi eğitimi ve genel ancak önemli bir yönelime yapılan bir vurgu olarak kalır. Ötekiler için bu tartışmanın içeriği varolan dönemde belirli edimleri gerçekleştirme yönergesi olabilir.


3) İşçi Ajitatörlerini Çekmenin Genel ve Siyasal Gereklikleri

Şimdiye dek söylediklerimizden fabrika veya mahalle düzeyinde işçi ajitatörler olan nüfuz sahibi veya oluşmakta olan işçi önderlerini çekme konusunu basit bir üyeliğe alma mekanizmasına indirgenemeyeceği ortaya çıkmaktadadır. Söz konusu olan tarafımızdan bu çalışma alnına doğru ciddi bir yönelim, işçi önderleri ve öncü, nüfuz sahibi işçiler arasında partiyle çalışma yönünde bir hareket dalgası yaratmaktır. İçerik bakımından bu her iki tarafın gerçekleştirdiği siyasal bir yönelim ve harekettir. Bizim açımızdan bu pratik, kitlesel önderleri komünist etki altına almak üzere kendilerine yönelmemiz anlamına gelir, işçi önderleri açısından ise bu komünist çalışma ve yeraltı örgütte örgütlenmeye yönelik bir harekettir. Bu çift yönlü yönelimi ateşleyen etmen her durumda partimizdir. Pratikte önderlere, komünizme ve komünist partiye yönelmelerini sağlamak üzere yönelen bizleriz. Bu işin gereklerini de sağlaması gereken yine bizleriz. Ama nasıl?

A: Öncü İşçi Topluluklarıyla Sürekli Temas ve Bu Topluluklara Katılmak. Bu topluluklar her zaman vardır. Burjuvazinin baskı ve saldırıları ne denli şiddetli olursa olsun bu toplulukları yok etme olanağına sahip değildir. Deneyimli, gün görmüş işçiler yıllar süresince bu toplulukları koruma ve işçiler arasında yayma yollarını öğrenmiştirler. Bu topluluklar en doğal ilişkilere dayanarak, işçilerin çalışma ve yaşama yerlerinde binlerce gündelik temasın içinde sürekliklerini korurlar. Burjuvazi, şimdiye dek, bu ilişkileri ciddi biçimde tehlikeye sokacak ölçüde işçileri atomize edememiş soyutlaştıramamıştır. Bu topluluk ilişkilerinde daha etkin ve daha bilinçli işçiler görüş alış verişinde bulunur, karar verir ve genelde sınıfsal çıkarların artırılmasının kavranmasına yönelik işçi kitlesi içinde özellikle de daha genç işçiler arasında bir çeşit temel öğretim gerçekleştirirler. “Otoriteler” bu ilişkilerde oluşurlar. Örgüt veya örgütlenme ortada olmaksızın doğal ilişkilerden kaynaklanan belirli bağlar etkin işçileri birbirileriyle ilişkilendirir. Bu topluluklar işçi sınıfı içinde belirleyici odaklardır.

Parti militanları, kendi çevrelerinin öncü işçilerinin bir parçası olarak, bu topluluklarla kaynaşmalıdırlar. Bu toplulukların daha ciddi biçimlere büründüğü yerlerde, doğal ilişkiler içinden bu topluluklarla aynı ölçüde ciddiyetle ilişkilenmek yükü bizim omuzlarımızdadır. Daha önce de söylediğimiz gibi bizim bu topluluklarla doğal ilişki ve kaynaşma ölçümüzü yalnızca güvenlik gerekçeleri sınırlayabilir. Şu veya bu etkin işçiler topluluğuyla olan görüş ayrılıklarımız karşılıklı ilişkilerimizi koparmak ve onların dışında kalmamızın gerekçesi olamaz.

B: Öncü İşçileri Parti Politikaları ve Görüşleri Konusunda Sürekli Bilgilendirmek. Bu sürekli ilişkiye dayanarak Parti’nin görüşleri ve siyasetlerini sürekli olarak öncü işçiler safına “pompalamalıyız”. Bütün etkin ve militan işçiler bizim görüşlerimiz, siyasetlerimiz ve sloganlarımızdan haberdar olmalıdır (bu görüşleri eleştiriyor olsalar bile). Bu işin gerekli koşulu (ilişkilerin güvenlik yönü göz önünde bulundurularak) bu topluluklar içinde partinin görüşlerini bizzat, sistematik biçimde yaymak, öncü işçi topluluklarına Parti’nin temel edebiyatını ve yayınlarını düzenli biçimde ulaştırmak, Parti radyosunu işçilere tanıtmak ve Parti taktik ve sloganlarını sürekli biçimde işçi ilişkileri içinde açıklamaktır. Bütün etkin işçilerin Komünist Parti’yi ana hatlarıyla tanımalarını ve her yeni sorunla ilgili görüşleri ve konumunu ayrıntılarıyla öğrenmek istemelerini sağlamak gerek.

C: Marksizm’i Yayma Yeteneği ve Proleter Olmayan Görüşlerin Eleştirisi. İşçilerin pratikte önderlerine yönelişimiz onların kesin biçimde Marksizm’e yönelmeleri ve komünist örgütlenmeleriyle sonuçlanmalıdır. Proleter olmayan görüşlerin eleştirisi ve işçiler içinde Marksizm’i yaymaya çalışmak yaşamsal görevlerimizdendir. Bu işçileri ciddi biçimde etkileyebilmek için propaganda düzeyimiz yeterince yüksek olmalıdır. Ancak bu kesinlikle soyut noktaları yaymak ve klasik Marksist formülasyonları yinelemek anlamına gelmez. Ajitatörümüz Marksizm’in temel ilkelerini çeşitli biçimlerde ve çeşitli burjuva hurafeleri ve çarpıtmalarına karşı anlamlandırabilmelidir. Yaşayan, aydınlık ve günümüz toplumu ve dünyası sorunlarıyla ilişkili bir Marksizm: Ajitatör yoldaşlarımızın işçiler arasına taşımaya çalışmaları gereken şey budur. Ancak ajitatörün kendi özellikleri de çok önemlidir. Popülizm geleneksel olarak ajitasyon konusunu aydınlara ve öğrencilere bırakır. Bu aydınlar Marksizm’i daha iyi irdelemiş olmalarına karşın işçi sınıfının yaşamı ve pratikteki mücadelesine ilişkin çok az gözlem ve deneyime sahiptirler, bu ajitatörler ender durumlarda ikna edebilir ve otorite sahibi olabilirler. Ajitasyonları katıldıkları işçi topluluklarının yaşayan verileriyle ender durumlarda ilişkilenebilir. Biz bu eksikliklerden arındırılmış ajitatörler yetiştirmeliyiz. Aydınlar işçilerin yaşamı ve pratik mücadelelerine duyarlı olmaları koşuluyla propaganda konusunda etkili olabilirler. Bu yaşam ve mücadeleye ilişkin ve çeşitli açıları konusunda maddi deneyimleri ve zengin gözlemleri olmalıdır, üstelik öncü işçilerin uğraşıları ve sorunlarıyla iyice tanışık olmalıdırlar. Ancak ajitatörlerimizi daha çok bilinçli ve deneyimli işçilerin kendi aralarından yetiştirmeliyiz. Ajitatörün başarılı olabilmesi için kuramsal donanımının yanı sıra pratik deneyimliliği de zorunludur.

D: İşçi Hareketinin Pratik Sorunları ve İşçilerin İstekleri Konusunda Donanımlı Olmak. İşçi hareketinin sorunları, işçilerin istekleri ve işçi direnişleri yolu üzerindeki engeller konusunda yeterli duyarlığı göstermeyen hiçbir hareket işçiler arasında nüfuzu konusunda iyimser olamaz. Bu duyarlığın bir bölümü parti dokusunun proleterleşmesi ve birliklerin işçiler arasında sürekli çalışmaları yoluyla elde edilir. Ancak bu kendi başına yeterli değildir. Bu sorunları ciddi biçimde araştırıp incelemek gerek. İşçi hareketinin bütün sorunları konusunda kesin, yeterli bilgi ve bilince dayalı bir konuma sahip olmak gerek. İşçilerin morallerini, eğilimlerini ve isteklerini öğrenmek, işçileri harekete geçirme ve örgütleme konusunda pratik bir önderin karşılaştığı sorunları yakından tanımak gerek. Birlik üyesi yoldaşlarmız fabrikada ve mahallede işçi sorunlarını değerlendirme ve çözümleme, sapkın bakış açıları ve konumları eleştirme yetisine sahip olmalılar. Yoldaşlarımız git gide işçilerin direniş hareketlerinin sorunlarını değerlendirip çözümlemede yetkili bir merciye dönüşmelidirler. Çalışma yasası, sınıflandırma tasarıları, verimlilik, işyeri güvenliği, ücretler, kar payı, sigorta, kadınların çalışma koşullarından tutun üretim seviyesi, istihdam, farklı işyerleri ve bölgelerde işçi yoğunluğu vb. ile ilgili istatistik veri ve rakamlara kadar bütün konular ajitatörlerimizin ciddi uğraşısına dönüşmelidir.


4) Ajitatörleri Örgütlemede Pratik ve Güvenlik Sorunları

(Komünistler için “olağan” çalışma koşulları sayılan) gizli faaliyeti örgütleme ve yeraltı örgütün işçiler arasında çalışma sürekliğini varolan baskı koşullarında korumak kendi başına karmaşık ve duyarlı bir konudur. Buna ajitatörler örgütü ve gerçekleştirdikleri görevleri eklediğimizde konunun daha da güçleştiği kendiliğinden ortaya çıkar. Burada kimi unsurunun aleni biçimde çalıştığı, “rutin” çalışma alanlarının görece geniş işçi toplantıları, genel oturumlar, grev ve direniş yönetimi olduğu bir örgütle karşı karşıyayız. Bu yoldaşların tanım gereği siyasal polisin büyüteci altına girecekleri apaçık ortadadır. Bütün hareketleri polisin casusluk ve bastırma kuvvetleri tarafından duyarlıkla gözetilecektir. Bu koşullarda çeşitli sınırlamalarımız ve sorunlarımız söz konusu olacaktır. Ajitatörleri çekme ve parti birliklerinin yeraltı faaliyetlerini ajitatörler ekseninde oluşan partinin aleni faaliyetiyle birleştirmek tetikte olmayı, sürekli uyanıklığı ve her şeyden önce ilkesel, yerleşmiş komünist çalışma yöntemini gerektirir. Üstelik burada varsayılan durum ajitatörlerin parti unsurları ve resmi üyeleri ve deneyimli oldukları, siyasal polisle mücadele edebildikleri ve örgütün güvenlik ve çalışma sürekliğini koruyabildikleri biçimindedir. Ajitatörleri çekme sürecinde, ajitatörün daha partiye katılma geçici döneminde olduğu sürede, iş bundan da çetindir.

Tartışmayı kolaylaştırmak için önce birinci durumu, çekme sürecinin bittiği ajitatörün parti örgütünün bir ögesine dönüştüğü durumu gündeme almamız daha sonra geçiş döneminin sorunlarını ele almamız daha iyi olur. Çünkü bu konuyu son biçiminde doğru biçimde düşünebilmemiz bu son duruma götürmesi gereken sürecin özelliklerini kavramayı kolaylaştıracaktır. Çalışmamızın sorunları ve güçlükleri nelerdir?

A: Ajitatörün Parti Yeraltı Örgütüyle Teması. Gerçekte bu öteki bütün sorunların kaynağıdır. Eğitim, deneyim aktarımı, yönlendirme ve denetim, ajitatörün (parti üyesi olarak) örgüt yaşamına müdahalesi vb. dahil bütün hareketlenmeler ajitatörlerin yeraltı birliklerle sürekli, güçlü temas kurmalarını gerektirir. Bu ilişki doğru biçimde nasıl kurulabilir? Parti birliği işçilerin pratikte önderi olan bu yüzden aşağı yukarı “rahatsız”, militan veya “solcu” bir unsur olarak siyasal polis tarafından bilinen ajitatör yoldaşla yeraltı örgütü kendisinin ve ajitatörün güvenliği tehlikeye düşmeksizin nasıl düzenli biçimde ilişki kurabilir?

B: Ajitatörü Yönlendirme, Çalışmasını Gözetme ve Denetleme. Ajitatörün rutin çalışması (ister eylem için ister işçileri çeşitli biçimlerde örgütlemek için olsun) propaganda yapmak ve işçileri harekete geçirmektir. Bu çalışma rutin biçimde parti yeraltı örgütü yönlendirmesiyle yapılmalı. Ama nasıl? Yeraltı örgüt aleni unsuru grev sürecinde, genel oturumun örgütlenmesinde veya işçileri belirli direniş hareketlerine özendirmede nasıl yönlendirecektir? Kitlesel ajitatör ve pratik işçi önderinin çalışmasının ana özelliklerinden biri dar bir zaman içinde duyarlı konulara ilişkin çok sayıda karar alma zorunda olmasıdır (Örneğin: Grev sürmeli mi, işverenin önerisi kabul edilmeli mi, propaganda tonunu düşürmeli mi, işçilerin morallerini doğru biçimde belirlemiş mi…). Bu gibi durumlarda ajitatörün danışma ve yönergeye gereksinimi var. Yeraltı örgütü bu gereksinimi nasıl karşılayacaktır? Baskı şiddeti arttıkça bu sorun daha şiddetli biçimde ortaya çıkar.

C: Ajitatörün Düzenli Siyasal Eğitimi. Ajitatör parti yayınlarına kolayca ulaşabilmeli. Gerekli kitap ve broşürleri okuyabilmeli, eğitim seminerlerine katılabilmelidir. Aynı zamanda, düşmanın duayrlıkla izlediği biri olarak evinin temiz olması gerek.Yanında veya evinde belgeler, evrak bulunmamalı, örgütsel ilişkileri izlenememeli vb. Ajitatörün bu gereksinimi nasıl giderilir?

D: Ajitatörün Parti İçi Etkinliklere Katılması. Ajitatör, parti üyesi olarak, rapor vermelidir, parti içi tartışmalara katılmalıdır, parti seçimlerinde oy kullanmalıdır, toplu kararlar konusunda görüş bildirmelidir ve buna benzer onlarca başka parti içi etkinliğe katılmalıdır. Pratikte, tanınmış bir önderi kendisinin ve yeraltı örgütü güvenliği doğrudan tehlikye düşmeksizin bu gibi ilişkilere nasıl yerleştirmek gerek? Parti merkezleri ve unsurları konusunda bilgisinin gerekenin ötesine geçmemesini nasıl sağlamalı, birlik veya başka düzeylerdeki parti örgütleri veya unsurların darbe alması durumunda konumunun güçsüzleşmemesi çalışmasının felce uğramaması nasıl sağlanamalıdır?

Bunlar ciddi biçimde karşılanmaları gereken ana gereksinimlerdir. Bunlara başka konular da eklenebilir. Ajitatör, parti ilişkisi bütünüyle saklandığı durumda bile, işçilerin öncüsü olarak çalışmasından dolayı ceza alma, işten atılma veya tutuklanma tehlikeleriyle karşı karşıyadır. Bir işçi ailesini geçindiren kişi olarak sorunları artık kişisel değil parti sorunudur. Aynı biçimde, güvenlik tehlikesinin baş göstermesi durumunda ajitatör kaçırılmalıdır. Bu alandaki gereksinimleri karşılamak da parti örgütünün görevlerindendir. Bunun gibi birçok konu daha var…

Ama yanıt nedir? Zaman ve mekandan, dönemin özel siyasal ve güvenlik koşullarından bağımsız tek bir yanıtın olmadığı ortadadır. Şöyle bir dönem tasarlanabilir: Örneğin devrimci bir yükselişin doruğunda parti üyesi, fabrika konseyi önderi, işçi temsilcisi vb. olan ajitatörün, öteki parti üyeleri gibi parti merkezlerine gidip geldiği, kendi örgütsel birliğinin oturumlarına katıldığı, Komünist Parti’ye üyeliğini resmen, topluma ve geniş işçi kitlelerine bildirdiği ve parti mitinglerinde konuşmacı olarak katıldığı bir dönem düşünülebilir. Ancak biz şu anda başka bir aşamadayız, dünya çapında işçi ve komünist mücadelenin tarihinde eşi az bulunan bir baskı dönemindeyiz. Burada özel gelenekler ve mekanzimalar geliştirmek gerek. Tartışmamız varolan koşullarda birliklerimizin yolunu açacaksa günümüz koşullarını temel almalıdır.

Ajitatörün özgül örgütlenme biçimi, yeraltı örgütüyle partinin aleni unsurlarının karşılıklı etkileşimi ve ilişkisini ele almadan önce her türden örgütlenmenin temel alması gereken birkaç önemli ve temel etkene değinmemiz gerek. Birincisi, işçiler arasında "doğal ilişkiler”in öneminin altını çizmek gerek. Bu, küçük burjuvazinin “taşıyıcı yaratmak” diye adlandırdığı şeydir. Bizim için doğal ilişkiler, işçiler arasında arkadaşlık, tanışıklık ve doğal gelip gitmeler bunun çok ötesinde bir şeydir. Bunlar sınıf içindeki etkileşimlerin gerçek mekanizmalarıdır. Bu anlamda sınıfın bir bölümü olarak biz komünistlerin de etkinlik mekanizmalarımızın bir bölümü bunlardır. Bu ilişkileri bütünüyle ciddiye almak gerek. Aile toplantıları, arkadaşlıklar, iş ilişkileri, yerel tanışıklık vb. bizim çalışmamızın önemli taşıyıcılarındandır. Parti militanlarının bu ilişkilerini genişlettikleri, bu ilişkilerde yer aldıkları, kendilerini sınıfdaşlarıyla geniş biçimde ilişkileri olan “toplumsal” işçilere dönüştürdükleri ölçüde yeraltı ve aleni örgütleme işi daha kolay biçimde ilerler. Birçok teması, eğitimi, rapor almayı ve yönergeleri bu “doğal ilişkiler” dokusunda gerçekleştirmek olanaklıdır.

İkincisi işçilerin siyasal bilinç düzeyinin artması, partinin işçi kitlesi içinde genel benimsenme düzeyinin artmasıdır. Daha önce birliklerin parti sempatizanı işçilerin geniş bir kesimiyle çevrelenmesi konusuna değinildi. Komünist Parti’ye eğilimin, ondan söz etmenin, sözde olsa dahi onu savuunmanın, radyosunu dinlemenin ve yayınlarını aramanın işçiler arasında arttığı ölçüde ister aleni ister yeraltı olsun gerçek parti ağını örgütlemek kolaylaşır. Muhalif işçilerin sayısı arttığı ölçüde muhalif komünist işçiler daha sağlam pratik konumlar elde ederler. Muhalifler bizim yötemlerimizle, bizim sloganlarımızla konuştukları ölçüde partili resmi ve örgütlü ajitatör etkinliğinin boyutlarını genişletmede ve güvenliğini pekiştirmede başarılı olacaktır. Böylece yeraltı ve aleni çalışmanın ve birliklerle ajitatörlerin ilişkilerinin berkleştirilmesi büyük ölçüde yoldaşlarımızın partinin düşünceleri ve siyasetlerini yaymak ve işçilerin genel bilinç düzeylerinin yükseltilmesine yönelik rutin çalışmalarına bağlıdır.

Üçüncüsü birliklerin siyasal, örgütsel ve pratik kapasiteleri ve hazırlıklı oluşlarıdır. Partik işçi önderini çekmek ve önderlik görevlerini komünist yöntemle, parti erekleri, ilkeleri ve disiplini çerçevesinde gerçekleştirecek partili bir ajitatör olarak örgütlemek için yeraltı örgütümüz (bu durumda birlikler) belirli temel becerileri kazanmış olmalıdır. Bütün birlikler böyle bir örgütlemeyi başaramaz. Birliğin siyasal açıdan yüksek bir düzeyi olmalıdır. İyi bir propaganda gücünü kendisinde yoğunlaştırmış olmalı, işçi hareketinin pratik sorunlarını ve işçilerin isteklerini iyice tanımış olmalıdır. Birlik, propaganda toplulukların örgütlenmesinde, parti yayınlarının dağıtımında, işçilerin eğitiminde, kısacası “parti birlikleri görevleri” broşüründe sözü edilen rutin görevleri örgütleyip yerine getirmede belirli bir yere varmış olmalıdır. Güvenlik açısından ilişkilerini sağlamlaştırmış olmalı, güç niceliği açısından yeterince büyümüş olmalıdır. Ajitatörü besleme, onunla ilişkisini sürdürme, onu yönlendirme ve örgütlemenin kendisi büyük çaba harcamayı gerektirir. Birlik, ajitatörü parti hizmetinde etkinleştirecek yeterlikte olmalı, ajitatör kanalıyla gündemine gelen sorunlarca yutulmamalı böylece temel görevlerini yerine getirmekten geri kalmamalıdır. Zayıf birliklerin de etkinliklik alanlarında ilişkilendikleri pratikte işçi önderlerine ilgisiz kalmamaları gerektiği kendiliğinden ortatadır. Ancak işçilerin bu grubuyla ilişki kurmak ve rutin parti görevlerini yerine getirmekten onları kitlesel partili-ajitatörler olarak örgütlemeye kadar uzun bir yol olduğunu da unutmamalıdırlar. Ne olursa olsun bütün parti birlikleri kendilerini biçimlendirmek üzere başarılı çabaları sonucunda er geç bu yola adım atmaları gerek.

III

Önceki bölümlerde rutin parti faaliyetinde gizli ve aleni çalışmanın birleştirilmesinde, eylemleri örgütleyip yönlendirmede ve işçi kitlelerini etkilemede ajitatörün önemi konusunu geniş biçimde ele aldık. İkinci bölümün sonunda ajitatörün örgütlenmesi ve parti birliği ve örgütüyle ilişkisi konusunda bir dizi önemli pratik sorunun altını çizdik. Sorular ana hatlarıyla şunlardı: Ajitatör yeraltı birlikle nasıl ilişkilenmeli, bu ilişki nasıl korunmalıdır? Ajitatörü yönlendirme ve denetleme yeraltı örgüt tarafından nasıl gerçekleştirilecektir? Aleni ajitatörün düzenli eğitimi yeraltı örgüt tarafından nasıl yapılacak? Ajitatör, yeraltı bir partinin iç yaşamına nasıl katılır, buna nasıl müdahale eder ve son olarak ajitatörün geçim ve güvenlik sorunlarının üstesinden nasıl gelinir? Burada, tartışmanın sonunda olanakların el verdiği ölçüde varolan baskı koşullarında bu pratik sorunları yanıtlamaya yönelik kimi noktadan söz etmemiz gerek. Burada “çözüm yolu” veya görece çözümler olarak sunulacakların değiştirilemez dogmalar olmadıkları kendiliğinden ortadadır. Gerek koşulların değişmesi gerek deneyim artışı ve olanakların genişlemesi aleni ajitatörün örgütlenme biçimlerini ve yeraltı örgütüyle ilişkisini etkileyecektir. Yine de burada söylenecekler varolan süreçte bu alanda etkinliğimiz için temel, uygulanabilir bir örnek oluşturur. Tartışmanın üç bölümde yazılmasından dolayı kimi noktalar tartışanın genel çerçevesini anımsatmak üzere olasılıkla kaçınılmaz olarak yinelenecektir.


1) Varolan Önderlerle Çalışma

Daha önce komünist ajitatörler yaratmak için üzerlerinde çalıştığımız işçileri genel olarak, görece biçimde iki gruba ayırabileceğimizi söylemiştim. Birincisi, işçi direnişlerinin ve hareketlerinin pratikte varolan önderleri, bir başka deyişle şu anda kendi birimlerinde işçi kitlesi üzerinde ciddi nüfuza sahip muhalif işçiler, ikincisi, biçimlenmekte olan yetenekli, önderlik alanına yeni adım atan muhalif, cesur ve uyanık işçiler.

Varolan önderlerle çalışmanın kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Örgütlenmeden kaçmak, revizyonist çarpıtmalar ve şimdiye kadar partimizin sınırlı çalışma alanının sonucu olan Komünist Parti’nin erekleri ve yöntemlerine ilişkin bulanık kavrayışları, yeraltı örgütle ilişkiye geçmekte güvenlik tutuculukları, ekonomist ve sendikalist kuruntuları bu işçilerin partiye katılmalarını güçleştiren engellerin ana biçimleridir. Buna karşı zengin deneyim, işçiler arasında aleni çalışmanın mekanizmalarını bilme ve kendini burjuva işbirlikçilerinin kışkırtmaları ve baskıları karşısında koruyabilme, işçilerin konum ve morallerini hızla kavrama yetisi bu işçilerin sahip oldukları ve Devrimci Marksizm’e yönelmeleri ve Parti’de birleşmeleri durumunda onları işçiler arasında komünist siyasetleri ilerletmenin güçlü aygıtlarına dönüştüreceği olumlu noktalardır.

Bu yoldaşları Parti’ye çekme aşaması genelde bunların komünist partiyle çalışmanın önemini ayrımsadıkları ve partili örgütte yer almanın zorunluğuna inandıkları dönemdir. Bu çekme döneminin ekseni komünizmi bizim açımızdan anlatmak, komünist yöntem ve erekleri açıklamak ve öğretmektir. Yanlış öğretileri eleştirmek önemli olduğu kadar bizim özgül yöntemlerimizi de öğretmek yaşamsaldır. Dolayısıyla işçi önderlerini partimize çekme görevini üstlenecek olan yoldaşlarımız en yetkin ajitatörlerimiz olmalıdırlar. Bu yoldaşlarımızın öncü işçilerle ilişkileri başından itibaren yüksek güvenlik önlemleri gözetilerek gerçekleştirilmelidir. Bu süreci doğal bir ilişkinin dokusuna yerleştirmek, bu ilişkiyi ilerletme işini bir kişiye bırakmak ve yeraltı komite veya birliklere üye öteki yoldaşların bu işçi yoldaşların kimlikleri, çalışma ve etkinlik alanları konusundaki bilgileri olanaklı asgari düzeye indirmek birliğin ve işçi yoldaşların güvenliklerini korumanın gerekli koşuludur. Bu işçi ilişkileri konusunda parti üst organlarına rapor vermek durumlarında azami duyarlık gösterilmeli, raporlarda güvenlikle ilgili bilgilerin sınırlandırılması, bilgi alış verişinde kullanılabilen ciddi ve güçlü biçimde şifrelerin kullanılması ilişkili olduğumuz işçilerin güvenliklerini bu bilgiler düşman eline geçtiğinde bile koruyabilir. Öncü işçilerin Komünist Parti ile ilişki kurmalarının güvenlik riskinin asgari düzeye düşücek biçimde çabalamalı ve bunu bu işçilere de açıklamalı. Komüniszmi ve Komünist Parti’yi ilerletmede parti üyelerinin özveride bulunacakları kesin kabul edilmektedir ancak daha bizim devrimci yöntemimizin haklılığını açık biçimde kavramamış olan işçilerin Parti ile ilişki konusunda özveride bulunmalarını beklemek yersizdir. Temel engellerin üstesinden gelmeleri gerekenler bizleriz, bu engellerden biri başta İslam Cumhuriyeti’nin cellatları ve ikinci olarak geçmişte popülist çalışmanın yüzeysellikleri nedeniyle oluşan işçilerin yüreklerindeki örgütlenmeden kaçma ve güvensziliktir, bu engelleri daha fazla enerji harcayarak etkisiz kılmak işçi sınıfının siyasal ve işçi sınıfına bağlı bir parti olarak bizim görevimizdir. İşçiler komünizme ve Komünist Parti’ye inandıkları ölçüde özveride bulunacaklardır. Ancak bunlar oluşması için çalışmamız gereken koşullardır, bunu baştan varsayamayız.

Sonuç olarak bu ilişkiler çerçevesinde bu pratikte önderlerin bir kesimini partiye bağlı ve partide örgütlü komünistlere dönüştürebileceğiz. Bu noktada bu yoldaşların ajitasyon ve pratikte önderlikteki davranışları Parti sorununa dönüşür. Ajitatörün partili örgütlenmesinin teknik ve pratik sorunları bu noktada ciddi biçimde karşımıza çıkar.

ilişki, eğitim, yönlendirme

Çözülmesi gereken ilk sorun yeraltı örgütünün ajitatörle sürekli ilişkisi ve temas halinde olmasıdır. Varolan koşullarda bu teması korumanın en güvenceli yolu ajitatörü (tek görevi veya en önemli örgüt görevi) ajitatörün örgüt bağlantısını sağlamak, ajitatörü eğitme, siyasal yönden besleme ve çalışmasını rapor eden deneyimli partili bir ajitatörle ilişkilendirmektir. Her ajitatöre özel bir aracı sağlamak ajitatörün faaliyetinin hizmetine sunulan asgari olanak olmalıdır. Ancak aracı yoldaşın biricik görevi ajitatörle birlik arasında ilişkiyi kurmak değildir. O, aynı zamanda, ajitatörle ilişkide birliğin bütün otoritesinin temsilcisidir. Siyasal ve mücadele özellikleri açısından partili-ajitatör yoldaş ajitatörün kuramsal ve pratik sorunlarını yanıtlayabilen, çalışma sürecinde onu yönlendirebilen ve onun çalışmasının zayıf ve güçlü yönlerini değerlendirebilen biri olmalıdır. Partili-ajitatör, ajitatör için manevi ve siyasal bir otoriteye dönüşebilmelidir. Söz konusu ajitatör daha eski, daha deneyimli ve daha etkin olduğu oranda partili-ajitatör aracı yoldaşın sahip olması gereken özellikler daha üst bir düzeyde olmalıdır.

partili-ajitatörün ajitatörle gündelik çalışmasının yöntemi

Partili-ajitatör yoldaş ajitatörü yönlendirebilmek için ajitatörün etkinlik alanında (fabrika veya mahalle) bulunmalıdır, olanaklıysa ajitatörün çalışıp faaliyet ettiği aynı üretim biriminde çalışıyor olmalıdır. Ancak bu arkadaşlığın aleni düzeyi partili-ajitatör yoldaş ile ajitatörün kendiliğinden birlikte düşünülmeyecekleri biçimde korunmalıdır. Partili-ajitatör ajitatörün çok sayıda arkadaşından biri olmalıdır. Öte yandan bu arkadaşlık onların çokça temas halinde oluşlarının dışardaki gözlemci için doğal görünecek biçimde yakın olmalıdır. İşçi mücadelesine açık ve yarı açık biçimde müdahale görevi olan ajitatörün tersine partili-ajitatör olabildiğince sıradan bir işçi eylemine en fazla basit bir işçi olarak katılmalıdır. Partili-ajitatör ajitasyona bizzat katılırsa parti birliği gerçekte korunmasız ve ilişkisiz iki ajitatöre sahip olacaktır! Konuyu şöyle düşünebiliriz: Her ajitasyon birimi ajitatör ile onun siyasal sorumlusu ve aracısı olan iki kişiden oluşmaktadır. Bu ikisi arasında varolan işbölümünü korumak yaşamsaldır. Partili-ajitatör yoldaş ajitatörün doğal ilişkiler içinde onun üzerinden ve yoluyla parti yayınlarını izleyebileceği, gerekli broşür ve kitaplara ulaşabileceği ve parti içi tartışmalarla tanışabileceği olanakları sağlamkla yükümlüdür. Ajitatör partili-ajitatör yoluyla görüşlerini ve raporlarını parti birliğine ve örgütüne ulaştırır. Partili-ajitatör ile ajitatör arasındaki ilişkide en önemli nokta ajitatörün partili-ajitatöre siyasal güveni ve partili-ajitatör yoldaşın manevi otoritesidir. Dolayısıyla pratikte önderleri birliklerle ilişkilendirme aracı-partili-ajitatör görevini doğru biçimde yerine getirebilen yoldaşların bulunmasına bağlıdır. Bütün aracılar bu görevi üstlenemezler. Çünkü partili-ajitatörün siyasal güçsüzlüğü ve deneyimsizliği ajitatörün geri kalmasına, çalışmadan soğumasına ve partiyle siyasal ayrılığına yol açar. Sözü edilen manevi otorite oluşturulabilirse ajitatörün gündelik çalışması şen biçimde, asgari pratik bulanıklıklar ve yeterli kendine güvenle gerçekleştirilebilir. Buradaki sorunumuz örgütsel ve yürütmeye ilişkin olmaktan çok siyasal bir sorundur. Becerikli partili-ajitatör kadrolarımızı işçi hareketi içindeki en iyi pratikte önderleri çekmek, örgütlemek ve onlarla ilişkileri korumak için görevlendirmeliyiz.

ajitatörün görece pratik bağımsızlığının zorunluğu

Parti birlikleri ve örgütüyle en güçlü ilişkileri geliştirme olanaklı olsa bile, bir başka deyişle koşullar günümüz koşullarından çok daha iyi olsa bile, parti üyesi kitlesel bir ajitatör ve işçilerin komünist önderi çalışmalarında oldukça bağımsız davranabilmelidir. Yaratıcılık, hızlı karar verme ve mücadelenin farklı evrelerinde durumu hızla kavrayabilmek komünist ajitatörün çalışmasının gerekli koşuludur, bu da sürmekte olan çalışmalarda oldukça bağımsız davranabilmeye eşittir. Varolan koşullarda bunda daha da fazla bir bağımsızlığa “boyun eğmeliyiz”. İlişki ve denetleme konusundaki güvenlik ve pratik sınırlamalar bu aşamada büyük ölçüde ajitatörü eğitme yoluyla, ajitatörle yeraltı örgüt arasında siyasal-ideolojik gönüldeşlikle ve yerleşik çalışma gelenekleriyle giderilmelidir. Örgütsel ve yürütmeye ilişkin bir konu olarak “denetim”in zayıfladığı durumlarda kişilerin siyasal birliği, parti çizgisinde olmaları ve partili çalışma gelenekleriyle tanışıklıklarının önemi artar. Partili çalışmanın bu özel evresinde kesinlikle büyük ölçüde (azimli çalışmayla berkleşmeleri gereken) bu siyasal-ideolojik etmenlere ve bu geleneklere dayanmalıyız. Bugüne kadar temelde bulunmayan ve toparlanmaları ile güçlenmelerinin bizim görevimiz olan gelenekler. Ajitatör siyasal ve ideolojik açıdan daha yerleşik olduğu, parti gereksinimleini tanıdığı ve çalışmasında becerikli olduğu ölçüde yeraltı örgütü onun kişisel kararlarının doğruluğuna daha fazla güvenebilir. Bu aracı partili-ajitatör yoldaşın görevlerini hafifletir ve örgütün darbe almasını güçleştirir.

birliklerin güvenliği

Birlikler ajitatörün aleni alanda yaptığı faaliyetle sonucunda ortaya çıkan tehditlere karşı nasıl korunabilir? Partili-ajitatör yoldaş birliği ajitatörden ayıran, birliği polisten korumamızı sağlayan bir halkadır. Partili-ajitatör yoldaşın ajitatöre polis darbesinin olasılığını zamanında bildirme konusunda uyanıklığı, onun ajitatörü ve birliği zamanında uyarması darbeden korunmamızı veya darbenin çapını sınırlamamızı sağlar. Varolan koşullarda ajitatörün birlik konusunda bilgileri oldukça düşük ve yalnızca faaliyeti için yaşamsal olacak düzeyde olmalıdır. Bu bilgilerin çapı, bütünü polisin eline geçtiğinde bile birliğin izinin sürülmesine olanak sağlamayacak düzeyde olmalıdır. Partili-ajitatör yoldaşın da birlik hakkında bildikleri “asgari bilgi” ilkesi çerçevesinde, partili-ajitatör yoldaş darbe aldığında birlik temizlenmek fırsatına sahip olabilecek biçimde, sınırlandırılmalıdır. Varolan koşullarda ajitatör yoldaşı birlik toplantılarına katmaktan vaz geçmek gerek. Daha iyi koşullarda ajitatörü kişilerin karşılıklı olarak birbirilerini tanımalayamayacakları öteki parti oturumlarına katabiliriz. Bütün koşullarda, gelecekte bile ajitatörün parti oturumlarına katılması son derece dikkatlice, düşünülerek ve güvenlik bütünüyle sağlanarak gerçekleştirilmelidir.

ajitatörün güvenliği

Komünist ajitatörün güvenliğiyle ilgili en önemli sorun onun işçi kitlesiyle kurduğu ilişkidir. İşçi kitlesinin etkin desteğini kazanmak, işçilerin toplu irade ve kararlarına dayanmak, işçilerin katılımını mücadelenin tüm düzeylerinde sağlamak ve kitlesel güçlerinin desteğine dayanmak: Bunlar ajitatörün mücadelelerin önderliğinde ve işçilerle gündelik temaslarında kendi güvenliğini sağlamak alanındaki en büyük sermayesidir. Düşman, toplumda baskı ve bastırma gölgesini topluma ne denli geniş ölçülerde dayatmış olursa olsun işçi önderlerine, işçi kitlesinin yüreğinde yerlerini bulan ve onların tanınmış, güvenilir temsilcilerine kolay kolay el uzatamaz. Ajitatörün bir ajitatör olarak etkinliği sürecinde güvenliği temel olarak bu yolla elde edilmelidir. Ancak bunun varolan koşullarda gerçekleşebilmesinin gerekli koşulu siyasal polisin ajitatörün siyasal kimliğini ve örgütle pratik temaslarını öğrenememesidir.Polisin gözünde ve dosyalarında ajitatör yoldaşımız en fazla devletin ve işverenin zorbalıklarına boyun eğmeyen ve işçilerin haklarını savunan ancak hiçbir hareketle örgütsel ilişkileri bulunmayan muhalif, etkin bir işçi olarak görünmelidir. Bu, ajitatörün siyasal polisle karşılaşmasında güçlü yönlerinden biridir.

Örgütsel ilişkisini zihninin uzak ulaşılamaz bir köşesinde saklamalı ciddi biçimde gerçeğinin bir parçası olan kitlesel bir önderin, muhalif ve cesur bir işçinin psikolojisine bürünmelidir. Örgütsel ilişkiler daha yerleşik doğal ilişkilere dayandıkları ölçüde ajitatör ruhsal ve pratik açılardan siyasal polis karşısında daha güçlü bir konumda yer alır. Bu gerekçeyle bazı başka konulara da dikkat etmek gerek. Polis partili-ajitatör üzerinde örgütsel belge ve döküman, aleni yayın bile bulamamlıdır. Evi kesin biçimde belge ve yayınlardan “arındıırılmış” olmalıdır. Ajitatör, ajitatörlük görevi dışında hiçbir başka örgütsel görev üstlenmemelidir. Yayınların basımı ve dağıtımına, belgelerin nakline, parti adına mali yardım toplamaya, (doğrudan doğruya) partiye yeni kişileri çekmeye katılmamalıdır. Ajitatör kendi özel görevini yerine getirmeli. Partinin rutin çalışmasını ajitatör yoldaşın etkinliğinin sonucunda oluşmuş olan uygun temel üzerinde genişletmek yeraltı birlik ile onun çevrsindeki topluluklar ve ağların görevidir. Varolan koşullarda ajitatör yoldaşın kimliği ve partili oluşunu partili-ajitatör yoldaş dışında kimse bilmemeli (ajitatörün ilişkisinin partili-ajitatörle kesilmesi durumunda ajitatörün birlik ile ilişkisinin gerektiğinde merkez tarafından yeniden kurulabilmesi için partili-ajitatör yoldaş ile parti örgütü merkezi arasında özel düzenlemeler yapılmalıdır). Kısacası ajitatörün yeterli güvenlik içinde faaliyet edebilmesi için çok güç harcanmalıdır. Partili-ajitatör yoldaşın da güvenliğinin korunmasının yaşamsal olduğunu eklemeliyim. Gerek komünist bir kadro olarak bireysel değeri gerek bu arada üstlendiği önemli görevden dolayı, eylem sürecinde ajitatör kadar doğrudan darbe alma tehlikesiyle karşı karşıya olmasa bile, güvenliğinin sağlanması için azami olanakların seferber edilmesini gerektirmektedir. Onu da tehlikeye sokabilen birliğin karşılaştığı en ufak polisiye tehlike durumunda ivedilikle uyarılmalıdır. Bireysel güvenliği için gerekli olanaklar sağlanmalıdır. Partili-ajitatör yoldaşa parti yayınlarının ulaştırılması, rapor almak ve onun da katıldığı oturumlar yüksek düzey güvenlik önlemleri gözetilerek gerçekleştirilmelidir.


2) Yeni Yetenekler Üzerinde Çalışma

Yerleşik işçi önderleri bir eleştirel eğitim sürecinde partiye yaklaşırlar, yeni yetenekler ve daha genç önderler ise Marksizm’in ve işçi önderliğinin pratik yöntemlerinin olumlu eğitimini gereksinirler. İşçilerin bu kesimine yönelik eğitim ve çekme çalışması başından itibaren bunların çalışma ve yaşama ortamında bulunan yoldaşlarca gerçekleştirilmelidir. Mücadeleci, pratikte önderlere dönüşebilen işçilerin yeteneklerini ve becerilerini ayrımsamaları gereken ve bu sürecin başlangıç evrelerini ilerletmeleri gereken kişiler bu yoldaşlardırlar. Fabrika veya mahalledeki bütün partili yoldaşlar yatkın birkaç işçiyle ilişki içinde olabilir eşzamanlı olarak bilinçlendirme ve eğitim konusunu bunlar arasında ilerletebilir. Bu eğitimin büyük bir bölümü pratik, deneysel eğitimdir. Ajitatör yetiştirmek görece uzun bir süreçtir. İşçi yoldaş ajitasyon sanatının tüm yönlerini öğrenmelidir, bu bağlamda bütün bilimsel ve sanatsal dallar gibi çeşitli evrelerden geçmelidir, staj görmelidir, basit işten karmaşık işe doğru gitmelidir. Ajitasyon yalnızca sesini yükseltmek ve başkalarını direnişe çağırmak değildir, işçi kitlesini aleni ve yarı aleni biçimde örgütlemek ve yönlendirmek yöntemidir. Stajyer ajitatörün kuramsal açıdan öğrenmesi gerekenler propaganda topluluklarında sürmekte olanlardan pek farklı değildir. Ancak pratik açıdan bu konunun kendine özgü karmaşıklıkları söz konusu. İlk günden bir grevin başına geçip bütün yönlerini doğru biçimde yönlendirmek olanaklı değildir. Kişi önce kitlesel düzeyde işçilerle çalışmanın çeşitli düzeylerini öğrenmeli direniş hareketinin önderliğinin gereklikleriyle tanışmış olmalıdır, staj dönemi “projeleri”, alıştırmaları ve sınavlarıyla gerçekten de bir staj dönemidir. Partili-ajitatör yoldaşımız stajyer ajitatörü bilinçli biçimde bu sınavlara sokmalıdır (öncü işçilerin “kendiliğinden” toplulukları bu geleneği fiilen yatkın işçilerin eğitiminde kullanıyorlar). Örneğin, bireysel ihtilaflar bir bölümdeki işçilerin arasını bozmuş onları birbirilerinden soğutmuştur, stajyer ajitatörümüz konuşarak, akıl yürüterek ve işçilerin sınıfsal çıkarlarını açıklayarak bu karşıtlıkları ortadan kaldırıp yoldaşlık havasını yeniden estirebilir mi? Çalışma esnasında bir işçi yaralanmıştır, stajyerimiz işçilerin toplu halde, tercihen işi durdurarak onu ziyaret etmelerini, ailesine uğramalarını ve tazminat için işverene baskı yapmalarını sağlayabilir mi? Stajyerimiz çalışamaz duruma gelen işçi yoldaşın ailesine yardım için mali destek fonu oluşturabilir mi? Tutuklu muhalif bir işçi durumunda nasıl? Stajyerimiz şu veya bu bölümün işçilerinin, işçileri korkutan İslami Birlik üyesini hesaplanmış bir programla yerine oturtmalarını sağlayabilir mi? Bu sınavların sayısı oldukça fazladır, işçilerin gündelik yaşamlarında defalarca bilinçli ve muhalif işçilerin karşısına çıkar. Bu süreçte ajitatör işçilerin sorunlarıyla, güçleriyle, onları örgütlemenin çeşitli yollarıyla, onları korkutan veya cesaretlendiren etmenlerle, işçilerin kitle psikolojisiyle vb. ile derinden tanışır. Bunlar pratikte işçi önderine dönüşmenin gerekleridir.

Pratik açıdan hazırlık ve çekme dönemleri partili-ajitatör bir yoldaşın gözetiminde sürmelidir. Gelecekteki ajitatörümüzün bilinci ve deneyimi arttığı ölçüde pratik açıdan partiye daha çok yaklaşır. Bu bilinç ve hazırlık ajitatörün kendisi partiyle doğrudan çalışmayı ve Komünist Parti’ye üye olmayı isteyecek düzeyde artmalıdır.

Ajitatör bir komünist ve bir önder olarak yerini işçilerin ön safında aldığında karşılaşacağı pratik örgütlenme sorunları daha önce dile getirdiğimiz türden olacaktır. Ajitatör yetiştirme süreci başlangıcından itibaren onunla partili-ajitatör veya ajitatörler arasında güçlü doğal ilişkilerinin geliştiği, eski, güvenilir bir yoldaşlığın kurulduğu ve ajitatörle partili-ajitatör arasında kişisel kapasite ve kişilik konusunda karşılıklı bir bilincin geliştiği anlamına gelir. Bunun kendisi temel birimlerin işçiler arasında kitleselleşmesinin göstergelerinden biridir, bu yeraltı örgütü ile aleni ajitatör arasında uygun ilişkileri kurma konusunda karşımızda oldukça geniş alanlar açar.


3) Ajitatörün Gücü Örgütlü Oluşundadır

İşçi sınıfının gücü örgütlü oluşundadır, bu işçilerin sınıfsal mücadelelerinin temel ilkesidir. Ancak tek tek işçi militanları için de aynı şey doğrudur. Örgüt, proleter bir örgütse, mücadeleci işçiye güç verir, kendine güvenini artırır, cesaretini, yürekliliğini ve mücadelesinin sonucu konusundaki inancını onlarca kat artırır. Bizim saflarımıza katılan önderlerin de böyle duyguları olmalıdır. Parti’de örgütlenmeleri önderliği daha iyi başardıkları, kendilerini daha güvenli hissettikleri, mücadelelerinin sürekliğine daha fazla güvendikleri, daha etkili oldukları, düşmana karşı kendilerini daha güçlü bukdukları, gerek maddi gerek manevi açıdan eşleri ve çocuklarının güvenliği konusunda faaliyetleri sonucunda doğacak sonuçlara daha güvenle baktıkları anlamına gelmelidir. Popülist örgütlerin siyasal ve örgütsel yüzeysellikleri, örgütlü mücadeleye yönelen işçilerin gereksinimler kümesine ilgisizlikleri birçok durumda siyasal örgütü gerçekte işçilerin ayaklarına vurulmuş ağırlıklara ve omuzlarına yıkılmış yüke dönüştürür. Komünist Parti yöntemi başkadır, bunu prtikte kanıtlamak gerek.


4) Son Olarak, Yine Komünist Ajitatörün Önemi Üzerine

Komünist ajitatörleri çekmek ve yetiştirmek güç ve uzun bir süreçtir. Ancak başından beri komünist devrimin kolay, çabuk bir konu olmadığı biliniyordu. Komünist ajitatör bu komünist devrimin dayanaklarından biridir. Komünistler yalnızca gizli çalışma alanıyla kendilerini sınırladıkları (bu önemli alanda görevlerini doğru biçimde gerçekleştirdikleri varsyıldığında bile) aleni çalışma ile kitlesel önderlik en fazla reform ve düzeltmeler için savaşabilen, işçi sınıfının devrimci potansiyelini burjuva toplumunun yasaları ve kurallarıyla gemleyen kesimlere bırakıldığı sürece komünist devrim olanaklı olmayacaktır. Komünistler işçi sınıfını “genel olarak” bilinçlendiren, ancak belirli durumlarda ve pratik mücadelede sınıfı sendikalistlere ve reformistlere havale eden hayırsever bilgeler değiller.

Komünist ajitatör işçi kitlesine önderlik etmenin ayrılamaz parçası olmaktan öte bilinçlendirme yönüyle bile, bu bilinç sürmekte olan pratik mücadelelerin dokusunda öğrenilmesi gerektiği ölçüde, yaşamsal bir role sahiptir. Ajitatör olmaksızın parti eksiktir, kaçınılmaz olarak başarısız olur. Ancak komünist ajitatör ağaçta yetişmez. Komünistlerin işçi sınıfının derinliklerinde sürekli, azimli çalışmalarının sonucudur.

İşçilerin öndersizlik dönemini sona erdirecek işler yapmalıyız. İşçi sınıfının en iyi unsurlarının, kitlesel eylemlerin önderleri ve örgütleyicilerinin Komünist Parti’nin çabasıyla ve bu partide örgütlenerek geniş işçi kitlelerinin ön safında, fabrikalarda ve mahallelerde, grevlerde, gösterilerde, barikatta ve ayaklanmada önünde yeniden yerlerini almalarını [sağlamalıyız]. Çok uzak olmayan gelecekte burjuvazinin direnen, ayağa kalkmış işçilerle karşılaştığı bütün yerlerde ön saflarında yeraltı siyasal bir partide çelik bir disliplinle bir birlerine kenetlenmiş olan azimli komünist işçilerle karşılaşmasını sağlamalıyız. Büyük işçi kitlesini bu sınıfın profesyonel devrimcilerinin partisi olan İran Komünist Partisi’ni birbirilerine bağlayan halkalar komünist işçilerdirler. Bugünün daha erken varmasını istiyorsak işçiler arasında gizli komünist örgütü kurmak ve genişletmek göreviyle komünist ajitatörleri çekme ve yetiştirme görevini birleştirmemiz gerek. Komünist ajitatörün önemini ve konumunu kavramak bu yolda atılacak ilk adımdır.


Mansur Hikmet



Turkish translation: Siyavash Azari
m-hekmat.com #0360tu.html